1)ÇİM ADAM YAPALIM
Penceremizde ya da balkonumuzda duran çiçeklerimizin yanına, hem onlara hem de bize arkadaşlık edecek bir çim adam yapabiliriz. Nasıl mı? Çim adamımızı plastik bardak kullanarak ya da ince bayan çorabı kullanarak yapabiliriz. Plastik bardak kullanacaksak içini saksı toprağıyla dolduralım. Tohumları toprağın yüzeyinden birazcık aşağıya gelecek şekilde ekelim. Plastik bardağın dışına kalemle ya da başka nesnelerle güzel bir yüz yapabiliriz. 

Çorap kullanacaksak nasıl olacak bu iş? Çoraptan bir bölüm keseceğiz. Çorabın bir ucunu bağlayıp içini odun kepeği (talaş) ile dolduracağız. Üst tarafını bağlamadan önce de çim tohumlarını talaşın üzerine bırakalım. Ağzını güzelce kapatalım. Büyüklüğü bir çocuk kafası büyüklüğünde olabilir. İki tarafından insan kulağı gibi bağlayıp iyice adama benzetebiliriz. Talaşımızı nemlendirmeyi unutmayacağız. Çimler iki hafta içinde fışkıracak yeşil saçlı bir çim adamımız olacaktır. Şu sıralar bunun tam zamanı bence.

2)DEVE CÜCE OYNAYALIM
Sınıfta öğretmenimizle birlikte ya da teneffüste arkadaşlarımızla oynayabileceğimiz eğlenceli bir oyundur bu. Önce oyuncular içinden bir başkan seçilir. Oyuncular başkanın etrafında bir halka oluşturur. Sınıfta oynuyorsak sıralarımızda oturabiliriz. O zaman da başkan öğretmenimiz olur tabii. Oyun, başkanın ‘dev’ ya da ‘cüce’ deyişiyle başlar. Başkan ‘dev’ derse ayağa kalkılır, ‘cüce’ derse oturmamız ya da çömelmemiz gerekir. Şaşıran oyuncu oyundan çıkar. Oyunun başkanı oyuncuları şaşırtmak için üst üste dev ya da cüce diyebilir. Oyun tek bir oyuncu kalıncaya kadar devam eder. Sona kalan tek oyuncu oyunun galibidir. Dikkatimizi, konsantrasyonuzu geliştiren bir oyundur dev-cüce oyunu. Başkan dev dediğinde, iyi kalpli masal devini düşünüp onu taklit edersek belki iyi kalpli bir dev’e bile dönüşebiliriz, kim bilir? 

3)RÜZGARGÜLÜ YAPALIM
Rüzgârgülü yapalım mı? Rüzgârgülü yapmayı biliyor musun? Bilmiyorsan birlikte yapabiliriz. Baharda, kırlarda rüzgârgülü eğlenceli bir oyuncaktır çocuklar için. Rüzgârgülü yapabilmek için önce, toplu iğne, makas, kâğıt, küçük bir tahta çıta gerekli. Önce kâğıdı kare olarak kesmelisin. Kâğıdın dört köşesini çizgilerle orta noktada birleştirmelisin. Yaptık mı? Tamam. Şimdi köşelerden orta noktaya doğru makasımızla keselim. Yalnız kesme işini orta noktaya bir buçuk santimetre kalınca bırakalım. Kâğıdımızda birbirinden kopmamış dört parça oluştu değil mi? O parçaların birer uçlarını orta noktada birleştirip toplu iğnemizi de dört parçanın ucunu birleştirecek şekilde kâğıttan geçirelim. Ve bu parçayı çıtamızın ucuna takalım. İşte rüzgârgülümüz hazır. Bundan sonrası sana kalıyor. Rüzgârgülünün dönmesi için rüzgâra ihtiyacın yok. Birazcık koşarsan kendi rüzgârını oluşturabilirsin. 

4)ÇEVREMİZİ KORUYALIM
Çok güzel bir fotoğraf gördüğümüzde hayranlıkla seyrederiz. O güzel fotoğrafı alır, her baktığımızda görebileceğimiz bir yere asarız. Bu bazen bir çiçeğe konmak üzere olan bir arı, bazen bir uğurböceği bir çiçeğin dalında, bazen de bir göldür ağaçlar arasında. O manzaraları severken göz ardı ettiğimiz bir gerçek var. Aslında çevremiz o güzelliklerle dolu. Okula giderken yol kenarlarına bakalım. Her renkten çiçekler, otlar göreceğiz orada. Okulumuzun bahçesindeki ağaçlara konan kuşları seyredelim, seslerini dinleyelim. Bir fotoğraf konuşuyor gibi gelir insana. Her gün bir teneffüste çevremizi tanıyalım. Gözlerimiz görmeye alıştığında, fotoğraf tadında renkler görecek çevremizde. 

5)BUNLAR DA FAYDALI BÖCEK
                                      Böceğin de faydalısı olur mu demeyin. Dünyamızda en küçükten en büyüğe kadar her varlığın bir görevi var. Geçtiğimiz günlerde Mersin'de öğrenciler ormana işte bu faydalı böceklerden bıraktı. Bunu da ormanlara zarar veren başka bir böceği yok etmesi için yaptı. Çamkese isimli böcek, ormanlara zarar veriyor, ağaçların büyümesini engelliyor; hatta onları kurutuyordu. Çamkese böceğinin ilacı olan diğer böcek laboratuvar ortamında yetiştirildi. Orman bilinci kazanmış öğrenci arkadaşlarımız ve orman ekipleri tarafından ormana bırakıldı. Ormanda bir karış derinliğinde çukurlar kazılıyor ve böcekler bu çukurlara bırakılıyor. Yararlı böcekler, çamkese böceklerin keselerine giriyor ve onları yok ediyor. Böylelikle tabiata zarar vermeden böceklerle mücadele edilmiş oluyor. 

6)HALKALI ŞEKER OYUNU
Bu oyunu ben buldum. Bakın nasıl, anlatayım. Önce bakkalımızdan bir miktar akideli şeker almalıyız. “Akideli şeker ne?” demeyin, büyüklerinize sorun onlar bilir. 


Bir tane kâğıt tabak bulmalıyız. Tabağın altına çapı beş santimetreden az olmamak üzere bir daire çizip, o daireyi keselim. Kâğıt tabaktan bir halka yapalım yani. Sonra bir süt şişesi bulalım. Aslında ayakta durabilen yuvarlak kutu şeklindeki başka bir şey de olabilir. Mesela bir kalemlik… Bu şişeyi ya da kalemliği biraz uzağımıza dikelim. Ve kâğıttan halkamızı şişenin ya da kalemliğin boynuna geçirmeye çalışalım. Bunu bence ailecek oynamalıyız. Ha şekerler ne oldu? Oyunun sonunda kim kazanırsa kazansın birlikte oturup o şekeri yiyelim. Nasıl, halkalı şeker oyunu güzel değil mi? 

7)PANDOMİM OYUNU
Arkadaşlarımızla aramızda bir işaret dili geliştirebiliriz. Günlük hayatımızda anlatmak istediklerimizi konuşmadan da birbirimize anlatabiliriz. Konuşmadan, işaretlerle, ipucu vererek bir şeyler anlatmaya pandomim diyoruz. 

                        KULAKTAN KULAĞA
Biraz eski oyunlardandır ama bilinen oyundur.5-6kişilik oyunculardan oluşur.Bir başkan seçilir.Bir kelime veya cümle söyler.Tabiki kulağına..Diğer kişi yanındakine o yanındakine söyler.En sondaki o cümleyi bağırarak söyler.Yanma yoktur.Ama yanlış söylerse utanır.Herkes güler.O yüzden doğru söylemeya çalışır.Hem artık kış.Dışarı çıkamıyorum diye üzülmeyin...Bu oyunun tam zamanı...Haydi bakalım...